top of page
Yazarın fotoğrafıannebenimgezmemgerek

Tüm Artıları ve Eksileriyle 'Tekne Tatili'

Farklı arkadaş gruplarımızdan olumlu-olumsuz detaylarıyla duyduğumuz, fotoğraflar görüp özendiğimiz ve uzun zamandır aklımızda olan tekne tatilini bu sene ilk kez deneyimledik. Gitmeden önceki endişelerimizden, merak ettiklerimizden, duyduklarımızdan ve dönüş sonrası tecrübelerimizden yola çıkarak merak edenler için bir rehber oluşturacak şekilde ele alalım istedik.


***Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, tekneden tekneye, dolayısıyla tekne tatilinden tekne tatiline fark var. Odaların büyüklüğü, teknenin imkânları, mürettebat, birlikte gittiğiniz kişiler gibi faktörlere göre tatil büyük ölçüde değişebiliyor.


***Bizim teknemiz 3 kamaralı, kamaraları küçük, evli bir genç çiftin mürettebatı olduğu, mütevazı ve fiyat-performans odaklı bir hizmet sunan bir tekneydi ve biz bu teknede 7 kişi, 4 gece-4 gün konakladık. Bu yazıda da hem genelde karşılaşılan durumlara, hem de bizim teknemiz ve bizimki gibilerle ilgili durumlara başlıklar hâlinde yer vermeye çalıştık.


1.İSTEDİĞİN AN SUYA GİREBİLMEK: Tartışmasız bu tatilin en güzel yanı ve bunla başlamamak olmaz. Bu tatilde denize doyacağınız kesin. Hatta ben çok denizci değilim diyenlerin bile kendisini çarşaf gibi sabah denizine henüz daha yeni uyanmışken bile bırakmadan edemediğini görmeniz çok mümkün.


2.KONFOR KONUSU: Teknenin büyüklüğünden bağımsız olarak yapacağınız diğer tatillere göre çok büyük olmayan fakat gitmeden önce bilinmesi gereken ufak tefek konforsuzluklar var. Genellikle kamaralarda yatılmadığı için ortak bir alanda kalabalıkla bir arada yatma durumu, gün içinde yemeklerde ya da uyurken olan hafif sallantı, tuvalet sisteminin başlangıçta farklı gelmesi, teferruatlı duş alamıyor olabilme durumu vs gibi faktörler, ikinci günden alıştığımız hatta tatil dönüşü bize hayatımızın o anılarını hatırlatan tatlı detaylara dönüşmüş olsa da özellikle tuvalet ve duş konforsuzluğu nedeniyle tekrar tercih etmeyeceklerini belirtenleri de dinledik.


3.YEMEK KONUSU: Tatilde yenilecek yemekleri genellikle önceden belirlemeniz isteniyor. Önceden bir menü oluşturup anlaştığınız tekne ile paylaşıyorsunuz ki bu kısım bizi tatile heveslendiren ve bu işin en zevkli kısımlarından biriydi. Daha sonra oluşturduğunuz menüye göre size bir alışveriş listesi oluşturuyorlar. Bu listedeki malzemelerin alışverişi ve gemiye tedariği genellikle sizin sorumluluğunuzda oluyor.


4.ALIŞVERİŞ KONUSU: Alışveriş mevzusu tatilden önce çok üzerine düşünülmeyen ama tat kaçırma potansiyeli olduğu için önemli olan bir mevzu. Normalde yaptığınızdan çok farklı bir alışveriş olduğu için malzemeleri ne kadar almanız gerektiği konusunda emin olamayabiliyorsunuz. Bizim kaptanımız alışveriş için miktar belirtmekten özellikle sakındı. Kişilerin isteklerine göre değişebileceğinden miktar vermek istemediğini belirtti. Marketi bulunan koylar olduğunu söylese de söylemlerinden biz daha sonra alışveriş yapamayacağımız baskısını üzerimizde hissederek alışveriş yaptık. Daha önce 7 kişinin 4 günlük alışverişini baharatlar, tuz, yağ vs gibi tüm detaylarına kadar almadığımız için ondan az mı aldık, bundan çok mu aldık gibi düşüncelere kapıldık ve tatil sürecinde bunla ilgili belli problemler de yaşadık.

Çok fazla ürün almanız da gerektiği için öncesinde planlama yapmak önemli. Keyif alınacak bir aktivite yorucu ve bezdirici olabilir. Ayrıca işin fiziksel zorluğu da var. Alınan tüm malzemeleri tekneye taşımak başlı başına bir konu olabiliyor. Bizim alışveriş yaptığımız Migros belli bir tutar üstündeki alışverişlerde teknelere ücretsiz olarak transfer yaptıklarını söyledi. Bizim daha önce duymadığımız bir şeydi ve bizim için inanılmaz bir kolaylık oldu. Farklı şubelerde de benzer hizmet olabilir, sorabilirsiniz. Bunun yanında sizin adınıza hem alışverişi yapıp hem de transferi yapan şirketler varmış. Ben hiçbir şeyle uğraşmayayım, direkt tekneme geçeyim derseniz de bu tarz şirketleri araştırmanızı tavsiye ederiz.


5.BİRLİKTE GİTTİKLERİNİZ KONUSU: Konsept olarak kısıtlı bir alanı paylaştığınız bir tatil olduğu için birlikte gittiğiniz insanlar tüm tatillerden daha önemli oluyor. Özellikle nispeten küçük teknelerde, tuvaletler dar, odalar fazlasıyla yakın olabiliyor. Aynı yerde hep birlikte uyunup uyanılabiliyor. Çok sevdiğiniz insanlar bile olsa insanın aklına sürekli birlikte zaman geçirebilir miyiz sorusu geliyor ki bu konuda problemlerin yaşandığı örnekler duyduklarımız da oldu. Dilimizi ısırıyoruz, kulaklarımızı çekip tahtaya vuruyoruz!:)) Günün 24 saati paylaşım hâlinde olduğunuz bir tatil olduğu için şartlar herkesin ortaya doğru bir adım gelmesini gerektiriyor. Fakat bunu bilerek gidip birlikte eğlenmek ortak paydasında çaba sarf ettiğinizde, bir tatilden dönerken normalde alacağınız keyiften çok daha fazlasıyla dönüyorsunuz.

Ayrıca kalabalık olunca farklı ilişki dinamiklerini tek bir tatilde birleştirebiliyorsunuz. Aynı anda bir grup denizde sohbet hâlinde Kızılcık Şerbeti/Bahar'ın sezon kritiğini yaparken bir grup teknede oturup bir şeyler içebiliyor. Birisi birçok teknede olan paddleboard ile düşmeden ne kadar gidebilirim denemesi yaparken birisi şnorkeliyle, gözlüğüyle su altında uzun süre vakit geçirebiliyor. Ne olursa olsun en güzeli, yemek vakti gelince akan sular duruyor ve herkes bir araya geliyor.

6.UYKU KONUSU: Tekne tatili olunca acaba sallantıdan rahatsız olur muyum, kamara sıcak mı olur, dışarısı soğuk mu olur gibi türlü sorular akla geliyor. Giden arkadaşlarımız bize genellikle herkesin dışarıda yatmayı tercih ettiğini söylemişti. Bizde kamaralarda yatan da oldu, dışarıda yatan da oldu ve herkes hâlinden memnundu. İçeride yatan için uyanıp dışarı çıkınca kendini uyuduğun koydan başka bir koyda bulmak, dışarıda yatan için yıldızlarla kapattığın gözünü gün doğumuyla açmak başlı başına kendine has ve güzel deneyimlerdi. Sadece yaz sıcağına aldanmadan ince-uzun bir alt-üst pijama almak gerekir.


7.ZAMAN NASIL GEÇİYOR?: Gitmeden önce 1 haftanın çok uzun sürebileceği ile ilgili kaygılarımız vardı. Konuştuğumuz birçok tekne 1 haftadan kısa süreli konaklama kabul etmiyordu ve teknemizi tercih sebeplerimizden birisi de 4 gecelik konaklama kabul ediyor oluşuydu. Karaya ayak bastıktan sonra tatilin kritiğini yapabildiğimiz ilk anda hepimizin ortak kanısı 4 gecenin bir çırpıda geçmiş olmasıydı. Elinizin altında, her gittiğiniz yerde deniz olunca sabah, öğle, akşam fark etmeksizin denize giriyorsunuz. Gün doğumunda giriyorsunuz, ay ışığında giriyorsunuz. Ayrıca bu tarz kısıtlı ve ortak paylaşımlı alanlar ne zamandır oynamak istediğiniz ama kalabalık gerektiren oyunlar için de harika bir bahane oluyor. Sadece tatil için sipariş verilen, ilk kez denenen oyunlar oluyor. Burada bir tavsiye, çok fazla kart barındıran oyunlar teknede çok kullanışlı olmuyor. 😊


8.ŞU AN NEYİ FARKLI YAPARDIK?: Bizim büyük pişmanlıklarımız olmadı ama unutulabilecek ve ufak tefek farklılıklarla kaliteyi artıracak detayları bu başlıkta derledik.


*Güneş kremleri vs. zaten alınır ama sinek kovucu tarzı ürünler unutulabiliyor.


*Önemli Not: Sabah gün doğumu, akşam gün batımı saatlerinde arılar tatlı su kaynağı aradıkları için gelebiliyor. Alerjisi olan kişiler için denizin ortasında acil müdahale zor olabileceği için önceden önlem almanın önemini vurgulamak isteriz. Bizim onların ortamında misafir olduğumuzun farkındayız ve biz üstümüzü örtüp kahve yakmakla işi çözdük. Ancak bir arkadaşımızı da arı soktu. Bir anda bütün tatlar da kaçabilirdi.


*Denize düşündüğünüzden fazla giriyorsunuz. Ve farklı tatillerin aksine burada çıktığınızda kuru mayonuz ve odanız hemen yanı başınızda. Dolayısıyla ıslak mayo ile zaman geçirmeye hiç gerek kalmıyor. Paralel olarak tekrar her an denize girebileceğiniz için yine farklı bir mayo giyiyorsunuz. Dolayısıyla fazla fazla getirilen kıyafetlerin birçoğu geldiği gibi geri dönüyor. Bu da aslında uğraşıya ve kasıntıya yer olmayan bir ortam doğuruyor. Biz tekneye girerken terliklerimizi çıkardık ve sonra çiçek çocuk gibi dolaştık. Sadece son gün Aşk-ı Memnu-Veda çekimine hazırlanır gibi (kim çıkardı bu olayı bilmiyorum ama bazı klişeler çok güzel :) beyazlarımızı giydik. Onun dışında hep mayo, bikini üstüne bir gömlek şort ile geçti tatil.

Sonuç: Az kıyafet, bol mayo!


9.SONSÖZ-TEKNE TATİLİNE ÖVGÜ: Sabah erken kalktınız, toplu gezilerde ilk kalkan olmak gergin olabilir. Burada değil. Herkes uyurken denize girdiniz, güneşin yükselişini ve getirdiği tüm renkleri denizin içinde izlediniz, doyasıya yüzüp tekneye doğru dönerken uyanan arkadaşlarınızın da birer birer girdiğini gördünüz. Uyanan geldi, gören geldi. Hep birlikte çıktınız, üstünüzü değiştirdiniz ve kahvaltınız hazır. Gözyaşım pıt.

İyisiyle kötüsüyle tekne tatili günümüzde çoğu arkadaş grubu ya da ailelerin tercih ettiği bir tatil hâline gelmiş durumda. Olumsuz yanları olsa da altınızda çarşaf gibi denizi her an hissettiğiniz işletmesiz, tertemiz koylarla dolu, ayı, güneşi, yıldızları her zamankinden daha çok gördüğünüz bu tarz bir tatili sevip sevmeyeceğinizi görmek için bile bir kez deneyimlemeniz gerekiyor.


10.BİZİM YAŞADIĞIMIZ OLUMSUZLUKLAR: Tüm bunların yanında bizde de her şey güllük gülistanlık olmadı. Biz de olumsuz deneyimler yaşadık tabii ki ama hepimiz hep keyif alma odaklı olduğumuz için problemleri kendi aramızda halletmeye çalıştık. Bizim için çok büyük şeyler olmasa da aklımıza önceden gelmesi mümkün olmayan ve ufak tefek tat kaçıran bu tecrübeleri de özellikle okuyana fayda sağlaması amacıyla yazmak istiyoruz.

*Yeni fobi yüklendi : Buzdolabını özgürce açamama fobisi.

Tekneye hep birlikte ilk oturduğumuz andan sonra kaptanımız hem tekne sallanıyor olduğu için içindekilerin dökülmemesi, hem karmaşa olmaması adına, hem de enerji tasarrufu açısından buzdolabının kendileri tarafından açılmasını tercih ettiklerini, herhangi bir şey istememiz hâlinde hiç çekinmeden kendilerine söyleyebileceğimizi belirtti. Makul bir kural gibi göründüğü için hepimiz hak verdik fakat günler geçtikçe kuralın pratikte pek fayda veremediğini deneyimledik. Çünkü 7 kişi yaz sıcağındayız, sürekli denize girip çıkıyoruz ve sürekli su tüketiyoruz. Bir kere, iki kere, üç kere; yemekten önce, yemekte, yemekten sonra... Fakat onlar da yemek yiyor, onlar da dinleniyor. Onlar başka bir yerdeyken onları çağırmak istemiyorsunuz. Bazen istiyorsunuz, çekiniyorsunuz, bazen utanarak söylüyorsunuz. Sonra bir yıl boyunca bu tatilin hayaliyle beklediğiniz günleri düşünüyorsunuz ve kendinizi anlamsız bir sorguda buluyorsunuz. Ben şu an bu suyu isterken neden çekiniyorum?


Bağlantılı bir konu da teknede yatılan yerlerdi. Yemek yediğimiz kısım, teknenin rüzgarı daha az alan ve oturmak için en uygun kısmıydı. Dolayısıyla akşam yemeğimizi yediğimiz ve sonrasında saatlerce sohbet ettiğimiz kısım da buydu. Fakat yine burası aynı zamanda kaptan ve eşinin de yattığı yerdi. İlk gece sonrası farkına vardık ki biz ne zaman masadan kalkarsak onlar o zaman uyuyabilecekti. Onlar bu hizmeti bu şekilde sağlıyorlarsa siz de umursamamalısınız diyebilirsiniz fakat hepimiz insanız ve tekne şartlarında bazen hava serin olabiliyor, rüzgârlı olabiliyor. Bunlar bir şekilde aklınızdan geçiyor. Geçmese de maalesef bizim örneğimizde olduğu gibi tavırlardan fark ediyorsunuz. Saat 23.30 civarları 7 kişi için küçük de olduğundan ikinci demlik çayımızı istediğimizde gördüğümüz tavır bize bunu anlatmıştı ki biz çok gececi tipler değiliz ve en geç yatışımız 00.30 civarlarıdır. Fakat böyle bir tatilde gecelere kadar eğlenmek isteyen, oturup sohbet etmek isteyen de birçok kişi olmak isteyeceğine eminiz. Buzdolabını ya da ocağı kullanma imkânımız olsa yine problem olmayabilir. Fakat her biri için her seferinde kendilerinden istememiz gerekmesi bir yerden sonra bizim şartlarımızda yorucu hâle geldi. Hem buzdolabı hem de yatacak yer konusunu tatil dönüşümüzde konuştuğumuz başka kişilerden de duyduğumuz için yapacağınız tekne seçiminde önemli olabileceğini düşünerek özellikle belirtmek istedik.


Yine paralel şekilde sorun yaşadığımız bir başka(söz bu son:)) konu da instagram için yazdığımız özette belirttiğimiz gibi alışveriş konusuydu.

Aç kaldık! Tamam, tamam, abartmayalım ama birçok öğünde tok kalkamadık :)

Evet, kabul, biz obur bir ekibiz ve beraber yapmayı en sevdiğimiz aktivitelerin başında güzel yemekler yiyip onları övmek ve o andan zevk almak vardır. Bunu kısıtlı alanda sağlamak zor olabilir ancak sayılı aldığımız(balık, hamburger vs.) gibi öğünler dışındaki birçok öğünde yapılan yemekler bize yetmedi. Komik bir yandan. Menüyü bizim oluşturup alışverişi bizim yaptığımız bir sistemdi ama neticede böyle oldu.


Çok daha kolay ve uyguna tedarik edebildiklerinden suyu kaptan söylemişti(ödemesini biz yaptık). Yemekler vs. için de gerektiğinden hem damacana hem de buzdolabına sığması adına uygun olduğu için 0.5 litrelik sulardan söylemişlerdi. 3.günümüzde su da dahil olmak üzere eksik olduğunu kaptanla birlikte belirlediğimiz belli başlı şeyleri almak için marketi olan koyda içimizden iki kişiyi kaptanla birlikte markete de gönderdik. Fakat bunların hiçbiri 4. ve son tam günümüzde henüz öğleden sonra civarlarında iken suyumuzun tamamen bitmesine engel olamadı. Buzdolabını açıp bakamadığımızdan ne kadar kaldığını bilmiyorduk. Bir su isteği sonrası 'Bu da sonuncusuydu.' cümlesiyle öğrenmiş olduk.


İşte bu noktadaki tavır, bizim bundan sonraki tatilimizi daha iyi imkânları olan, daha profesyonel bir ekiple geçirme isteğimizin belirleyicisi oldu. 1 gün önce marketten aldığımız şeyler arasında su da vardı. Ve bunlar kaptanla da konuşulmuştu. Biz herhangi bir suçlayıcı tavır içerisine girmedik. Fakat neticede ortada çözülmesi gereken bir sorun var. Halâ gündüz vaktindeyiz, denizde olanlarımız var, hava sıcak, daha akşam yemeği var, sonrası var, gece var, ertesi sabaha kadar susuz 7 kişinin durması mümkün değil. Daha önce söylediği için yakınlarda farklı bir koyda market bulunduğunu biliyoruz. Fakat muhtemelen tekneyi bulunduğu konumdan çıkarmak, yeni koya gidip demirlemek, tekrar market için bota binmek, geri dönmek, tekrar yerleşmek vs. gibi sebeplerden gitmek istemediği de her hâlinden anlaşıldığı için kaptanımızın hareketlerini kontrol edemedi ve trip atar hâle geldi. Ve her şey istediği akışta gelişse biz ne yapacağımızı ufak bir endişeyle düşünürken insafa gelip ekstra bir eforla bizi marketi olan koya götürecek gibiydi.


Biz böyle olsun istemedik. Bir arkadaşımızın aklına yandaki teknelerden birine sormak geldi. Mantıklı bulduk. Hemen atladı denize, yüzerek gitti, sordu. Oradaki birinden telefonla bizi aradı. Koydaki marketin(15 TL) iki katı(30 TL) fiyat istenmiş, pahalı bulduk, 20 TL'ye inildi. Tamam dedik ve aldık. Biz problemi bu şekilde çözerken kaptanımız fiyatın çok pahalı olduğunu söyleyerek bize o teknenin o suları alış fiyatını telefondan göstermekle meşguldü. (Arkadaşımız paddleboard ile suları almaya gidiyordu ki sağ olsun, sonrasında botu ile suları yükleyerek tekneye getirdi!) Pahalı olduğunun tabii ki farkındayız fakat daha teknede geçireceğimiz en az 18 saat varken suyumuzun bittiğini öğrendiğimiz için kaptanımızın aksine biz çözüm üretmeye çalıştık. Bu sorunu buzdolabına bakamadığımız için ve bizi bu konuda daha erken uyarmadıkları için yaşadık. Daha üzücüsü, gelirken aramızdan birinin annesinin yaptığı börekler ilk gün konan buzdolabında öylece kalmış. Bu son gün fark edildi ve maalesef çöpe gitti.


Sonuç olarak yakın arkadaşlarla tekne tatiline tekrar çıkar mıyız? Kesinlikle evet! Ancak daha profesyonel bir ekibi ve daha büyük bir tekneyi tercih ederiz. Şimdiden araştırmaya başladık bile. Çünkü sabah girdiğimiz denizin hissiyatı, yıldızlarla ve deniz sesiyle uyumak, arkadaş sohbetleri, kahkahaları ve bütün dünyadan bir süreliğine de olsa uzaklaşmak ha ri kay dı!

33 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


bottom of page